3 Aralık 2019 Salı
Sabah kalktım. Hiç keyfim yok, Begümü okula göndermedim, akşama gösterisi var diye. Bazı tahliller vardı onun için Doktorumuza gidecektik, sabah program boş olunca Doktor Randevusu aldım. Sabah 11.30 da günümüz başladı. Hastanede işimiz 2 saat sürdü. Kısa sürer diye düşünürken başka başka şeyler çıkınca uzadı işimiz. Bir ara Doktor yemeğe gitti işlemleri tamamlamak için beklerken hastanenin cafesinde kahve içtim, Begüm de meyve suyu, hastanedeki işbirliği için teşekkür olarak.
Hastanede işimiz bitti, bankaya gittik, orada beklerken Begüm öneri kutusuna daireler çizilmiş notlar bıraktı, onun önerileri bu şekildeydi.
Oradan sonra haydi yemek yiyelim dedik, bankanın altındaki dönerciye gittik.
Tam öğlen yemeği saati, içerisi bayağı kalabalık, bir masaya oturduk. Derken arka masaya küçük çocuklu iki kadın oturdu. Çocuk pusetinde, ara ara bakışıyoruz. Gülüyoruz ona suratlar yapıyorum, dikkatini çekiyor, bir bana bir Begüme bakıyor. Küçük çocuğun oturması için bir mama sandalyesi geldi. Annesi onu yerleştirmedi , Begüm arkasını döndü kalktı annesi tam çocuğa uzanmışken çocuğu pusetinden çıkardı mama sandalyesine yerleştirmeye çalıştı, o sırada anne çocuğunu tutamadı Begüm çocuğu kapınca anne bağırmaya başladı dur durrr diye,ben yerimden fırladım Begümü oradan almak için, anne bana neden müdahale etmiyosunuz diye söylendi. Ben Begümü sakinleştirip yerine oturttum ve çocuğun annesinin onu yerleştireceğini söyledim. Sonra anneye gidip, kızımın durumunun özel olduğunu ve ona müdahale edersem benimle inatlaşabileceğini ve çocuğa zarar vermek istemediğini söyledim. Anne yüzüme baktı ama bişey söylemedi.
Ben yerime oturdum, dönercide herkes bize bakıyor gibi geldi. Bir anda orda hayat durdu sanki. Dünya Engelliler Günü yaşanıcak şey mi bu. Kalkıp anneye bir konuşma mı yapsam, günün anlam ve önemini mi anlatsam. I-ıh. Bugün canım hiç bu konuda konuşmak istemiyor, buraya yemeğimi yemeye geldim. Gittiğim her yerde bu konuda farkındalık çalışması yapmak istemiyorum, ben sadece olduğu gibi yaşamak istiyorum hayatımı çocuğumla .
Canım sıkılmadı değil. Çıkarken kadınlara afiyet olsun dedim kafalarında ne var bilmiyorum, söylemedikçe bilemem.
Akşam gösteri var Pencere. Farkındalık üzerinde özel bir gösteri. Sabahtan beri keyfim yok ya, hani bugün gelmeyin deseler ok diycem, hiç evden çıkasım yok. Kuaföre gittik. Saçlarımızı yaptıralım diye. Kuaförde gözüme bir yazı takıldı, içinde sihir kelimesi geçiyordu. Birden dedim ki ya bugün sihir olsun. Evet nasıl olucak bilmiyorum ama bir sihir olsun işte bugün belim dileğim bu.
Gün boyunca Engelliler Günü ile ilgili gördüğüm mesajlar, resimler, o kadar sıradan geliyor ki, o kadar samimiyetsiz ki, bu sıradanlıktan fena halde sıkıldım. Sihir olsun, beklenmedik bişey olsun.
Begümün okulunda bir organizasyon yapmışlar, pasta kesmişler, özel eğitim sınıfındaki öğrencilere hediye vermişler. Olur da sınıfta etkinlik olur ise Begümün resminin çekilmesine onay vermiyorum demiştim öğretmenine, okulun hiçbir faaliyete dahil edilmezken bir gün gelip pasta kesip, farkındalık yaratmaya çalışan bu samimiyetsizliğe dahil edilmesine onay vermiyorum.
Bununla ilgili öğretmenle yazıştıktan sonra kuaförde işimiz bitti, eve uğrayıp eşyalarımızı aldık ve gösterinin olduğu yere doğru yola çıktık. Hava fena, yağmur, soğuk ama Allahtan yol açık 32 dk veriyor varış süremizi navigasyon. Tiyatro Hocamızın istediği saatte orada olacağız.
Kulise girdik, kızlar çoktan hazırlanmaya başlamış,kimi rap müzik açmış,kimi oturmuş telefonuna bakıyor, aralarında sohbet ediyorlar. Enerji tavan yapmış durumda. Kuliste iki tarafta aynalar var, biri ampullü ışıl ışıl makyaj aynası, oda ışıkla dolu. Sonra herkes kostümlerini giymeye başladı, fosforlu pembeler, turuncular, kırmızı elbiseler giyildi, hepsi makyajlarını yaptılar, burası artık rengarenk, sihirli bir dünya. İşte sihir bu, burası başka bir dünya. O gün yaşadığımız ana kadar olanlardan çok farklı, bu akşam Engelliler Günü vesilesiyle sahnede olacaklar, yine bambaşka bir yerden konuşacaklar ve bu renklerin arasında sihir bu.
Prova başlayacak mı diye haber bekliyorlar, hepsi heyecanlı haber geldiği anda teker teker kulisten çıktılar, sahnenin perileri.
Çok güzeldi gösteri, müziklere kapılmadan edemiyorum ben, bu kaçıncı seyredişim oyunu her seferinde başka bir şey duyuyorum : Farklı olan da çoğunluğun toprağına doğmuştur diyor bir yerde.
Sonra hepsi teker teker bu benim pencerem diye haykırıyor, bu haykırış bir sihir.
Oyun bittikten sonra kulisin enerjisi bambaşka, duygular şelale, bir yandan tebrikler, bir yandan yorumlar…
Kulis boşaldı, kimse kalmadı ampullü aynalar, boşalan etajer, boş koltuklar ve giden herkesin ardından işte sihir az önce buradaydı dedim.
Begüme gelen tebriklerden sonra hızla ayrıldık yola çıktık, hava daha soğuk ve hala yağmurlu. Acıktım ne yiycez diyen çocuğa bugünkü performansından dolayı ödül olarak IKEA’ya gidelim mi dedim, kocaman bir evet..
Saat 21.00 suları, İkea da hızlıca karnımızı doyururken, bu gün tüm bu olanlardan sonra hiç gelmeyi düşünmediğim yerdeyim, her yer yılbaşı süsleri ve müzikleri ile dolu,içerisi tenha çok keyifli, işte bu da sihir.
Gün biterken, bir insan aynı günde yazı kışı, doluyu ,karı , güneşi yaşayabilir mi dedim, evet bugün öyle bir gündü işte bu da bir sihir.